Rahim ağzı kanseri daha çok gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik kanserdir. Dünyada yılda 500 bin yeni rahim ağzı kanseri vakası görüldüğü ve tahminen 1 milyon 500 bin kadar da bu kanserle yaşayan kadın olduğu tahmin edilmektedir. Genellikle 50 yaş civarında ortaya çıkan rahim ağzı kanseri son yıllarda genç kadınlarda da görülmeye başlamıştır. Kadınlarda en çok görülen kanser sıralamasında meme kanseri ilk sırada yer almasına rağmen, yaşamı tehdit edici özelliği sebebiyle rahim ağzı kanseri, meme kanserinin önüne geçmektedir.
Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümünden sorumlu olan HPV (“Human Papilloma Virüsler”) virüsü çok belirti göstermez ve oldukça bulaşıcıdır. Çoğu kadın, hayatının bir döneminde karşılaştığı HPV virüsünü kendi vücut savunma sisteminin yardımı ile yener. Bazı HPV virüsleri ise bu savunma sisteminden güçlü çıkar ve rahim ağzı kanserine neden olur. Hastalığa neden olan HPV virüsünden korunmak için önlemler almak ve düzenli sağlık kontrolleri ve sağlık taramaları yaptırmak, hastalık oluşmadan veya hastalığın erken döneminde saptanmasına ve tedavide başarıya yardımcı olur.
Serviks nedir?
Rahmin alt kısmı olan serviks, rahim ve vajinayı birbirine bağlar. Rahim boynu olarak da serviks, sıvıların rahim ve vajina arasındaki geçişe izin vermede önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda doğum sırasında bebeğin vajinadan geçip, rahmi terk etmesini sağlar.
Rahim ağzı kanseri nasıl oluşur?
Pek çok kanser gibi rahim ağzı kanserinin de kesin nedeni bilinmemektedir. Sadece bazı faktörler rahim ağzı kanserinin oluşmasını kolaylaştırabilir ve hastalık sürecini hızlandırabilir. Genel olarak Rahim ağzı kanserinin risk faktörleri ise şöyledir;
- Çok eşli olmak
- Cinsel ilişkiye 20 yaşından önce başlanmak
- Sigara içmek
- Bağışıklık sisteminin zayıf olması.
- Genital organlarda viral ve bakteriyal enfeksiyonların sıkça görülmesi
- Çok sayıda doğum yapmak
- Sosyoekonomik düzeyin düşük olması
- C vitamini ve A vitamini eksikliği
Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
Rahim ağzı kanserinin belirtileri erken dönemde kendini göstermeyebilir. Çıplak gözle ya da ve jinekolojik muayenede rahim ağzındaki sorun görülmeyebilir. Smear testi denilen vajinal akıntı ile ya da “kolposkop” denen rahim ağzını büyüterek gösteren aletlerle değişiklikler fark edilebilir, kesin tanı ise şüpheli bölgeden alınan biyopsi ile konulabilir.
Rahim ağzı kanserinin belirtileri daha çok hastalığın ileri safhalarında ortaya çıkar. Kanlı akıntı, cinsel ilişki sonrası kanama ve düzensiz âdet kanaması gibi belirtiler rahim ağzı kanserinin belirtileri arasındadır. İlerlemiş vakalarda muayene esnasında bile tümör fark edilebilir. Rahim ağzı kanseri ilerledikçe idrar problemleri, defekasyon zorlukları ve bacak ağrıları görülür.
Rahim ağzı kanseri belirtilerinden biri olan cinsel ilişkiden hemen sonra ya da ertesi gün beklenmedik şekilde oluşan kanamalara “post koital kanama” denir. Post koital kanama önemli bir bulgudur ve rahim ağzı kanserinin erken belirtisi olabilir.
Rahim ağzı kanserinin tedavisi nasıl olur?
HPV virüsü enfeksiyonu sonucu oluşan genital siğiller yakılarak, dondurularak, cerrahi ya da lokal kremler yardımıyla tedavi edilebilir. Bu tedavi sonucu siğilin kaybolması, bir daha oluşmayacağı anlamına gelmez. Bazı kişilerde tedavi sonrası siğil tekrarlamazken; bazılarında sık aralıklarda yeniden siğil oluşabilir. Her yeni siğil oluşumunda tedavinin tekrarlanması gerekir. Genital siğillerin tekrarlama riski bağışıklık sisteminin ne kadar güçlü olup olmadığı ile bağlantılıdır. HPV virüsü enfeksiyonlarında, tedavi olmaksızın, kişinin kendiliğinden virüsü vücudundan atabildiği bilinmektedir.
Rahim ağzı kanseri tedavisinde cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi yöntemleri tek başına ya da birbirleri ile kombine edilerek kullanılmaktadır. Kanser öncesi lezyon (CIN 2-3) dokunun derinliğine geçmediyse rahim ağzında tuttuğu bölge kolposkopi ile belirlenebilir. Bölgenin cerrahi yöntemle alınması ile hastada yüksek oranda iyileşme sağlanır. Eğer kanser invaziv hale gelmişse yani doku derinlerine kadar inmişse iki tedavi seçeneği vardır. Bu durumda geniş kapsamlı ve uzun zaman alacak zor bir ameliyat olan “radikal histerektomi” yapılır. Aynı zamanda kanser hücreleri pelvik bölgedeki lenf bezlerini tuttuğu için onlar da çıkarılır. Alternatifi ise kemo-radyoterapi; kemoterapi ilacıyla o bölgedeki kanser hücreleri ışına karşı duyarlılaştırılır, akabinde hastaya radyoterapi uygulanır ve takibe devam edilir. Eğer geç evredeyse kemoterapi verilmektedir ancak bu hastalarda iyileşme oranı oldukça düşmektedir.
Op. Dr. Sultan Buğday
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı